Deniz Türkali: Kendimi bildim bileli hayatla flört ediyorum
İki alternatifli dünyam hiç olmadı, mutlaka başka bir yol vardır. Şu dünyaya bin defa geleceğimi bilsem bir kere merak edip erkek olmak istemem.
Gazeteci Ayşegül Doğan ile Yazar Yıldırım Türker’in hazırladığı, unutulması istenen başlıkları hatırlatan program; hayatın içinde, gölgede bırakılanlara, itirazı olanlara, sahici tanıklıklara ses oluyor.
İki alternatifli dünyam hiç olmadı, mutlaka başka bir yol vardır. Şu dünyaya bin defa geleceğimi bilsem bir kere merak edip erkek olmak istemem.
Muhalefet itirazdır, iktidar savaşı değil. Siyaset kirli bir şey, temiz kaldın mı ya hapistesin ya öldürülüyorsun.
Bir kadın olarak İran’da ifade, giyim, davranış ve gülme özgürlüğü istiyorum. Rejim değişmezse her şey eskisinden daha da kötü olabilir.
12 Eylül kendisinden sonraki bütün kötülükleri doğurdu, hepsi ondan cesaret aldı. Bu ülkede siyaseten mahkûm olmakla siyasi iktidarın paydaşı olmak arasındaki mesafe çok kısa. Hukuk hiç bu kadar usulen bile olsa gözetilmeyen bir noktada değildi.
Barış çok ciddi bir iştir, savaşmak çok basit. Bir kişi bile barışı talep etmeye devam ederse barış umudu var demektir.
Müzisyen Feryal Öney ile çocukluğundan müziğe, Boğaziçi’nden Kardeş Türküler’e...
Hacer Foggo, çocuk yaşlarından beri, onlarca yıldır kent yoksulluğunun kayıtlarını çıkarıyor. Bütün yoksul ve yoksunların yanında duruyor.
Böyle bir ifadenin sahibiyle değil aynı coğrafyada, aynı çağda yaşamaktan bile utanç duyuyorum.
Bugün bu topraklardaki bütün Ermenileri toplasanız hepimiz bir futbol stadyumunu dolduramıyoruz.
Gençay Gürsoy 60 yıldır bu topraklarda örgütlenmiş her muhalif sözün her direnişin resminde orada, bir köşede görünen adamdır.
Ahmet Kaya’nın eşi, hak mücadelecisi Gülten Kaya hayatı boyunca itiraz eden, bu yüzden başına onca şey gelmesine rağmen gücünden hiçbir şey kaybetmeyen bir kadının hikayesini anlatıyor bize.
Gülten Kaya hayatı boyunca itiraz eden, bu yüzden başına onca şey gelmesine rağmen gücünden hiçbir şey kaybetmeyen bir kadının hikayesini anlatıyor bize.
Nur Sürer perdede göründüğü ilk andan itibaren sanki bambaşka bir sinemadan haber getiriyordu. Daha sahici, daha derinlikli bir sinemadan.
“Bu yola ‘itirazım var’ diye çıktık. Sesimizi her alandan, her kesimden zulme, adaletsizliğe, ayrımcılığa itirazı olanların sesiyle yükseltmeyi amaçlayarak.”