Belirlenen tarihte yapılması durumunda seçimlere bir yıldan az kaldı. Seçimlere giderken iktidar ve muhalefetin yol haritası netleşiyor mu? Türkiye hangisine yakın: Erdoğan ne yaparsa yapsın bu kez muhalefet mi kazanacak yoksa muhalefet kaybetmenin yolunu yine bulacak ve bir kez daha Erdoğan mı kazanacak? Ayşegül Doğan, herkesin merak ettiği bu soruya güncel tartışmalar ışığında Siyaset Bilimci Nuray Mert ile yanıt aradı.
Söyleşi: Ayşegül Doğan
Mert, yeni çözüm süreci iddialarının ve muhalefetin adayının kim olacağı üzerinden süren tartışmanın Türkiye’nin yönüne olası etkilerini yeniden tv için değerlendirdi.
“Kürt seçmene manevra, MHP’ye ‘ayağıma dolanma’ mesajı”
Nuray Mert, son dönemde tartışılan PKK lideri Abdullah Öcalan’a görüş izni ve yeni çözüm süreci iddialarını, AKP’nin Kürt seçmene ve Kürt siyasetine yönelik yeniden bir manevra alanı açma hazırlığı olarak yorumluyor. Mert, Abdülkadir Selvi’nin Hürriyet’te 17 Haziran’daki “Öcalan’a görüş izni verilecek” ve 22 Haziran’daki “Yeni bir çözüm süreci mi başlatılıyor” başlıklı yazılarının bu manevranın işareti olduğu görüşünde.
Selvi’nin yazısındaki “Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmanın olmazsa olmaz şartlarından biri de Kürt oylarını kazanmaktan geçiyor. AK Parti bunun farkında” ifadesine dikkat çeken Mert, şunları kaydetti:
“Kürt seçmene, Kürt siyasetine yönelik AK Parti yeniden bir manevra alanı açıyor. Bu mesaj çok belli. Bunun ben ikinci boyutunun da iktidarın dışarıdan ortağı gibi gözüken ya da destekçi MHP’ye bir mesaj olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki, hem Kürt siyasetine ‘yeni müzakereler, görüşmeler olabilir’ diye bir manevra alanı açıldığını, hem de MHP’ye ‘ya birader, Kürt seçmene ihtiyacımız var ve iktidarı kaybetmek söz konusu, bunun ucu sana da dayanır, o yüzden fazla ayağıma dolanma’ mesajı verildiğini düşünüyorum.
“MHP bir şekilde ikna edilecek”
“Durum bu; Kürt seçmene ihtiyaç var, ama diğer taraftan MHP’ye de ihtiyaç var. MHP’nin bir şekilde ikna edilmesi gerekiyor, öyle veya böyle bir şekilde ikna edilecek. MHP ne düşünür bu konuda, bilemiyorum. Onların da ciddi ciddi bu durumu değerlendirmesi gerekiyor. ‘Biz ezelden milliyetçiyiz, ikna edemezsiniz bizi’ gibi bir tepki vereceklerini beklemiyorum. Eninde sonunda dışarıdan ortak oldukları bir iktidardan bahsediyoruz ve o iktidarın da elden kaçması ihtimalinden söz ediyoruz.”
“İki belediye başkanının da adaylığı isabetli değil”
Altılı masaya ilişkin CHP’li üç isim; Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu üzerinden süren aday tartışmalarını da değerlendiren Nuray Mert, Yavaş ve İmamoğlu’nun olası adaylıkları için “Ben iki belediye başkanının da adaylığının çok isabetli olmadığını düşünenlerdenim, pek çok nedenle” dedi.
“Muhafazakârlara verilen tavizlerden de gına geldi”
Son dönemde Kılıçdaroğlu ismi üzerinde bir uzlaşma var gibi gözüktüğünü ifade eden Mert, Kılıçdaroğlu’nun kimliği üzerinden yürüyen tartışma için de şunları söylüyor:
“İlkesel olarak tam da Alevi olduğu için bile Kılıçdaroğlu’nun adaylığının desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Fakat bunun ötesinde, mesele asla mezhebi olmamalı. Türkiye ‘popüler’, ‘karizmatik’ liderlerden yeterince çekti. ‘Muhafazakârlara yakın değil’ falan, ama muhafazakârlara verilen tavizlerden de gına geldi. Altılı masada en büyük seçmene sahip olan CHP, ama ikide bir de ‘aman muhafazakârları ürkütmeyelim’ deniyor. Bana bile gına geldi.
“Bagajları olmayan bir aday olmalı”
“Fakat maalesef CHP’nin tarihsel bagajının muhafazakâr seçmenleri de Kürt seçmenleri de etkileyeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun adaylığının değil de CHP genel başkanlığının adaylığının riskli bir fikir olduğunu düşünüyorum. Kılıçdaroğlu’nun adaylığında onun şahsının ötesinde, CHP’nin siyasi bagajının riskleri var. ‘O olmaz, bu olmaz, illa muhafazakâr bir aday bulalım’ meselesi değil, ama herkesin üzerinde anlaşabileceği, bagajları olmayan bir aday olmalı.”